Contents
“Şiddet değil, sevgi doluyum…”
World Glory Series’in Dünya Şampiyonu kick boksçu Gökhan Saki, şampiyonluk sırlarını Zinde Türkiye’ye anlattı. Kick boksa 10 yaşında, ailesinden gizli başladığını söyleyen Saki, “Dövüş bittiğinde rakibimize sarılır, onun acısına biz de üzülürüz. Sporcu oldum olalı asla bir kavgaya karışmadım, şiddet değil sevgi doluyum” diyor. Ringe çıkarken kazanmaya odaklandığını belirten Saki, “ama kendime bir yandan da şunu diyorum: İşte en çok zevk alacağın vakitler geldi çattı. Gerçekten de kendimi ringde evdekinden daha rahat hissediyorum” diye konuşuyor. Şimdi sizi, bu samimi söyleşiyle baş başa bırakıyorum…
– Dünya Kick boks şampiyonu olarak büyük bir başarıya imza attınız. Öncelikle, kick boksa nasıl başladığınızın hikayesini merak ediyorum. Kick boks’a nasıl ilgi duydunuz, aileniz nasıl yaklaştı, kimler sizi teşvik etti?
Kick boksa çocukken, 10 yaşındayken ilgi duymaya başladım. Bir gün Hollanda’da sokakta futbol oynarken Mustafa Dede’yi şampiyonluk kemeri ile yoldan geçerken gördüm. Kendisi efsane sporcumuzdur. Kendisine o kemeri nereden aldığını sorunca bana gülerek “Oğlum ben bu kemeri almadım, bileğimin hakkıyla kazandım” dedi. O andan itibaren bu sporu yapmaya karar verdim ve kick boksa başladım.
Başlarda kick boksa gittiğimi ailemden gizliyordum. Çünkü babam futbolcu olmamı istiyordu. Bir gün babamı kick boks maçıma götürdüm ve maçı kazandım. Babam o günden beri en büyük destekçim oldu. Ama tabii annem hala “oğlum bu sporu bırak artık” diyor. Bu yüzden ben de dövüşlerden önce haber vermiyorum. Dövüşten sonra arayıp, “Anne kazandım” diyorum. O da tebrik ediyor ama yine de “Bırak artık” diyor.
– Kick boksa ilk başladığınız dönem nelerle karşılaştınız?
Eğitimi küçük yaşlarda almaya başlamak iyidir, o zaman çok zorluk çekmezsiniz. Ben de çok zorluk çekmedim. Erken yaşta ringlere çıkmaya başladım, ilk önemli dövüşümü de 18 yaşında kazandım.
– Kick boks nasıl bir disiplin gerektiriyor? Antrenman rutininizi anlatır mısınız?
Bütün sporlar gibi sıkı çalışma ve disiplin gerektiriyor. Normalde haftanın altı günü antrenman yapar, bir gün de dinlenirim. Maç olmadığı zaman tek idman yaparak formumu korurum. Maça yaklaşık 10 hafta kala ise sabah ve akşam olmak üzere iki idman yapmaya başlarım.
Normalde böyledir ama Glory15’e hazırlanırken her şey daha zordu. Kilo fazlam vardı, kilo vermem gerekiyordu. Boks idmanı yanında aletle de çok çalışmam gerekiyordu. İki hafta her sabah altıda kalkıp, 100 dakika koşarak işe başlıyordum. Günde iki antrenman, sonra yine spor.
“DAKİKALI AĞIRLIK ÇALIŞIYORUZ”
– Antrenman sırlarınızı paylaşmanızı istesem? Klasik fitness çalışmaları yapar mısınız?
Ağırlık çalışması yapıyoruz tabii ama bu boksa yönelik ve süreli oluyor. Klasik ağırlık çalışmasından ziyade boks yaparken kullanacağımız kaslarımızı çalıştırdığımız, dakikalı ağırlık çalışıyoruz. Bir round 3 dakika ise bu kadar süre ile ağırlık çalışıyoruz.
– Kariyerinizde kaç maç var?
İstanbul’da yaptığım son iki dövüşü de eklersek 99 oldu. Bundan sonraki dövüşüm 100’üncü olacak. Bu maçların 56’sını da nakavtla kazandım.
– Maça çıkarken nasıl konsantre oluyor ve maç sırasında ne hissediyorsunuz?
Hayatım dövüş. Ve zevkle dövüşüyorum. Ringe çıkmadan önce dua ediyorum, son zamanlarda bir şey fark ettim: Dua etmeden çıktığım maçları kaybediyorum. Ringe çıkarken de kazanmaya odaklanıyorum ama kendime bir yandan da şunu diyorum: İşte en çok zevk alacağın vakitler geldi çattı. Gerçekten de kendimi ringde evdekinden daha rahat hissediyorum.
Bir de tabii Türkiye’de dövüşmek çok farklı bir duygu. Ringe çıkarken en büyük motivasyonu izleyicilerden alıyorum. Bana destek verenler beni mutlu ediyor. Tabii dünya birincisi olmak ve bunu sürdürme azmi de beni motive ediyor.
“SADECE KAHVALTIDA EKMEK YERİM”
– Beslenmenizde nelere dikkat edersiniz? Nasıl bir beslenme düzeniniz- biçiminiz vardır?
Fast foodu çok severim! Şaka, ama gerçek payı da var. Sağlıklı beslenmeye özen gösteriyorum ama çok fazla özel bir diyetim yok. Demin dediğim gibi Glory15 için kilo vermem gerekiyordu ve bu dönemde özel egzersizlerin yanında özel bir de diyet yaptım. Sadece kahvaltıda ekmek yiyebildim, bunun dışında da protein ağırlıklı beslendim.
– Biraz da dinlendiğiniz zaman dilimlerinden söz edelim. Sizi en çok dinlendiren nedir?
Sevdiklerime zaman ayırmayı, tatil yapmayı severim. Ailemle olmak çok önemli. Yeğenlerimi çok seviyorum. Çocuklar onlar ve onlarla oynamak beni gerçekten rahatlatıp mutlu ediyor. Bol bol gezerim, arada arkadaşlarımla eğleniriz. Sıcak ülkeleri severim, sık sık Türkiye’ye gelirim. Dubai’de yaşıyorum zaten. Orada arkadaşlarım var, işlerim de var.
– Kick boks için hayatınızda vazgeçtiğiniz bir şeyler oldu mu? Ve tabii vazgeçemeyeceğiniz neler var?
Kick boks zor. Ve yeri geldi mi birçok şeyden vazgeçersiniz. Özel hayat, dostlar, vs… Sürekli yolculuk, sürekli antrenman halindesiniz çünkü. Ama ailemden, dostlarımdan vazgeçmem.
– “The Rebel” (Asi) lakabınız nereden geliyor? Asi bir kick boksçu musunuz?
Evet asiyim. Bu lakabı bana Hollandalı izleyiciler taktı. Böyle dediler çünkü ben aslında fizik olarak ağır siklet dövüşmeye müsait değilim. Kilom ve boyum diğer rakiplere göre hafif kalıyor. Ama buna karşın benden boy olarak daha uzun, kiloca çok daha ağır sporcuları yeniyorum. Ringde onlardan korkmuyorum ve mücadeleyi bırakmayarak onları yenebiliyorum. İçimde hep kazanma hırsı var. Boyum ve kilom rakiplerime göre küçük olduğu için genelde hep ilk atak yapan ben oluyorum. Atak yapınca mutlaka kontra alırsın ve canın acır. Canım acıyınca daha çok hırslanıyorum, bu hırsla ne varsa ringe aktarıyorum. Ama beni “Türk’ün Gücü” olarak tanıyan da çok…
“SEVİYORSAN ZORLUK SIFIRDIR”
– Kick boksçu olmanın en büyük zorlukları nedir?
Acı çekersin, çok seyahat edersin, sürekli antrenman yaparsın. Ama seviyorsan zorluklar sıfırdır. Ben de çok seviyorum.
– Yakın savaş sanatlarıyla ilgilenen birçok sporcu darbeye bağlı sağlık sorunlarını aktif döneminde ya da emekli olduktan sonra yaşayabiliyor. Muhammet Ali’nin mesela, Parkinson olması boksa bağlanmıştı. Siz kendiniz ve geleceğiniz için özel önlemler alıyor musunuz?
Evet, Muhammet Ali Parkinson’a yakalandı ama boksun bu süreci sadece hızlandırdığı düşünülüyor. Ayrıca boks ya da kick boksun herhangi bir rahatsızlığa neden olduğuyla ilgili kanıtlanmış bir iddia da yok. Ama tabii darbeli sporlarla uğraştığımız için buna özel kas kuvvetlendirme çalışmaları yapıyoruz. Maçlardan sonra özel fizyoterapistlerle çalışıyoruz.
– Sizce Türkiye’de gençlerin kick boksa ve diğer mücadele sporlarına ilgisi teşvik ediliyor mu yeterince?
Gençler kick boks sporuna ilgi gösteriyor ama bu ilginin 1-2 organizasyon dışında değerlendirildiğini, devlet tarafından yeterince teşvik edildiğini düşünmüyorum. Mesela Glory15 İstanbul büyük bir kick boks organizasyonuydu ve bu gece sayesinde milyonlarca insan İstanbul’un adını duydu. Geçen sene Glory 6’da büyük ilgiyle karşılanmıştı. İki senedir ilk defa kick boks ile İstanbul adı yan yana kullanılıyor. Oysa olimpiyatlarda başarılı olmanın sırrı bireysel sporları desteklemektir.
“BİRÇOK KİŞİDEN DAHA HOŞGÖRÜLÜYÜM”
– Kick boks şiddet içerikli doğası olduğu gerekçesiyle herkesin onayını alamayabiliyor. Sizin için kick boksun anlamı nedir?
Şiddet sadece kick boksta mı var? Diyebilirim kick boks en masumudur. Bir kere kendini savunma sporudur ve bu sporu yapmanız hayatta daha mücadeleci olmanızı sağlar. İnsanın doğasında mücadele etmek vardır, hayatta kalmak. Bu sebeple insan doğasına uygundur. Konsantre olmayı, baskı altında doğru kararları hızla almanızı öğretir. Özgüveniniz de artar… Ben bu spora başlarken ilk amacım, kendimi korumak ve Uzakdoğu filmlerinde seyrettiğim zor hareketleri yapmaktı ama sonra bu sporun insana kattığı değerli özellikleri keşfettim ve kendime uyguladım. Ringde kazanan güç değildir sadece. Demin dedim, benden boy ve kilo fazlası olan rakiplerimi rahatlıkla yenerim. Çünkü kick boks taktik sporudur. Orada mühim olan çok yumruk sallamak değil, yumruğu doğru anda doğru yönde sallamaktır. Çoğu zaman ringde bu taktiklerimizi dövüştürürüz. Dövüş bittiğinde rakibimize sarılır, onun acısına biz de üzülürüz. Ve gerçek sporcular, kick boksçular şiddeti sevmezler. Ben belki küçük yaşlarda kavga etmişimdir ama sporcu oldum olalı asla bir kavgaya karışmadım, şiddet değil sevgi doluyum. Ve birçok kişiden daha hoşgörülü olduğumu da söyleyebilirim.
– Kick bocksa ilgi duyanlara tavsiyeleriniz nedir? Şampiyon olmanın sırrı nedir?
Çok çalış. Pes etme. Şımarma.
– Bundan sonraki hedefleriniz neler?
Ringde gidilebilecek en son noktaya kadar gitmek, yapabileceğimin en iyisini yapmak istiyorum. Daha ilerde, Türkiye’de kick boks salonu açabilirim. Ama burada gerçekten dünyanın en iyilerini yetiştirmek isterim. Belki iş dünyasına da girebilirim, şimdiden ufak tefek yatırımlarda bulunuyorum bu konuda da…
– Kick boksa ne zaman bırakmayı ve nasıl bir yaşlılık yaşamayı hayal ediyorsunuz?
Sağlıklı, başarılı iken bırakmak isterim. Yaşlanınca benim gibi dünya şampiyonu olmuş öğrencilerim olsun. Onlarla mutlu olayım. Çocuklar, torunlar, huzur… Daha ne olsun?
FOTOĞRAFLAR
Fotoğraf: Bektaş Emirhanoğlu
Röportaj: MELTEM YILMAZ
abi ben 12 yaşındayım vücudumun güçlenmesi için boks yapabilirmiyim evde
ropertaj çok güzel olmuş.yazanda ,söyleyende tat katmışlar. çok teşekkürler..Gökhan Kardeşimize bundan sonraki müsabaka ve günlük yaşamında başarılar dilerim.